Büyük şehirlerde yaşamanın ağır bedellerinden bir tanesi de komşu gürültüsü. Büyük şehirlerde yaşayıp, imkanlarından faydalanmak bir köşede dursun, uykusuz geçen uzun bir gecenin ardından, kanlanmış gözlerle ayakta uyuklayarak çalışmaya gitmek zorunda kalanlar bu konunun vahametini daha iyi anlayacaklardır.
Büyük şehirlerde toplu yaşamak artık bir mecburiyet halini almıştır. Ulaşım, sağlık, eğitim, altyapı ve lojistik gibi imkanlar en kaliteli biçimde sunulabilmesi için mesafelerin kısaltılması ve toplu yaşamaya teşvik esasıyla; Kalabalık insan toplulukları apartman ve çok katlı site ve benzeri yapıların içerisinde yaşamak zorunda kalmıştır.
İnsanların kalabalık topluluklar halinde yaşadığı bu mekanlarda en büyük sorunlardan bir tanesi olan gürültü kirliliğidir. Yeterli eğitim almamış, empatiden yoksun, nezaket kurallarını tanımamakta ısrar eden insanlar yüzünden diğer insanlar bu olumsuzluk altında zor günler geçirmekte ve psikolojik bozukluklara neden olmaktadır.
Komşuluk ilişkilerinde İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilikte özel önem verilir. “Komşu hakkı” kavramı, İlahi dinlerin tamamında farklı inceliklerle vurgulanır. Örneğin “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” Sözünün sahibi İslam Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhiselamdır. Komşuluk ilişkilerinin neden bu kadar dejenere olduğunu anlamak için teknolojik gelişmelere ve farklı kültürlere sahip insanların bir arada yaşamaya zorlandığı gerçeğine bakarak anlayabiliriz.
Örneğin, hayatında daha önce toplu konutlarda hiç yaşamamış ailelerin, göç neticesinde büyük şehirlere gelerek, yukarıda bahsetmiş olduğumuz apartman ve çok katlı sitelerde eski alışkanlıklarına göre yaşaması bu sorunların ana nedenlerinden bir tanesidir. Bir diğer unsur ise, anti sosyal insanların “Diğer insanlara zarar verir miyim” sorgulamasını yapmadan, bencilce yaptığı olumsuz davranışlar neticesinde komşularına rahatsızlık veren insan modelidir.
Bir diğer olumsuz örnek ise; çok farklı meslek gruplarında çalışan insanların aynı apartman veya siteyi paylaşmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Meslek grubu beyanında bulunmadan örnekle anlatmak gerekirse; gece vardiyasında çalışan bir insanın dinlenme ve uyku saatleri gündüz saatlerine denk gelmektedir. Sosyal yaşamın akışına aykırı olan bu durum sonucunda, gece vardiyasında çalışan insanlar bu nedenle uykusuzluk ve yorgunluktan şikayetçi olabilmektedir.
Bir diğer durum ise bebekli ve çocuklu ailelerin ellerinde olmadan ortaya çıkan gürültü konusudur. Özellikle doğu kültürlerinde kalabalık aile olmanın önemi hala yerini korumaktadır. Eğer bir ailede 3’ten fazla bebek yada çocuk birey varsa, doğal olarak o evde gürültü potansiyeli de yükselmektedir. Çocukların oyun oynaması ve kendilerini geliştirmeleri çok önemlidir. Fakat bebeklikten çocukluğa, çocukluktan ise ergenliğe geçiş sürecinde küçük bireyler, apartman ve site gibi toplu konutlarda diğer komşularına istemeden bile olsa rahatsızlık verebilmektedir.
Sosyokültürel olarak değerlendirildiğinde; yüksek sesle müzik dinlemek, bir müzik enstrümanı ile müzik çalışmaları yapmak; Hele hele bunları yaparken de ses izolasyonu olmayan klasik binalarda olmak, diğer komşular için kabusa dönüşebilir.
Yine yaşam tarzıyla ilgili olarak, minimalist yaklaşımlarla evinde az miktarda ev eşyası bulundurmakta, sessiz bir ormanda kuru bir dal parçasına basmak gibidir. Örneğin halı kullanmaktan hoşlanmayan, hatta halılar yüzünden astım şikayetleri olan insanlar bile vardır. Bu nedenle, zemin döşemesi ile doğrudan temas eden terlik, ayakkabı bibi giysiler öncelikle alt katta yaşayan komşunun kabusu haline dönüşebilir.
Bu saydığımız unsurlardan bir diğeri ise sağlık sorunları olabilir. Özellikle obezite nedeniyle spor yapmak mecburiyetinde olan insanlar, spor mekanı olarak evlerini tercih ettiklerinde bu durum diğer komşular için de kabusa dönüşmüş demektir. Bilindiği gibi kardiyo (koşu bandı), eliptik spor bisikleti, kürek makinesi, ağırlık merkezi ve buna benzer birçok spor aleti gürültüye neden olarak diğer komşulara rahatsızlık verebilmektedir. Sağlık konusuyla ilgili olarak örnekler çoğaltılabilir, örneğin fazla horlayan komşu, yada ruhsal yönden hasta olan ve sürekli yüksek sesle bir şeyler söyleyen bireylerimiz, uyku esnasında cihazlara bağlı olarak yaşamak zorunda olan insanlarımız gibi örnekler çoğaltılabilir. Tıbbi cihazların çıkardığı sesler ve takıntılı komşunun çıkardığı sesler, diğer komşular için sorun olabilir.
Evde çalışarak geçimini sağlamaya çalışan komşularda sorun oluşturmaktadır. Özellikle, dikiş makinesi, overlok makinesi; yada evden “Müşteri hizmetleri” görevi gerçekleştiren komşular, sürekli çalan telefonlarla ve makinelerin çalışırken çıkardığı sesler neticesinde komşuları rahatsız edebilmektedir.
Uzun süren tadilatlar ve bu durumu umursamayan komşu; diğer komşulara hayatı yaşanmaz hale getirebilir. Mümkün olduğu kadar farklı örneklerle herkesin ortak sorunu haline dönüşen komşu gürültüsü hakkında ne yapmak gerek? Bu makalemizi okuyan bir insanın, diğer komşularına zarar verecek nitelikte gürültü yapmayacağını biliyoruz. Fakat önemli olan, umarsızca gürültü yapan insanların bu makaleyi okuyum empati kurması ve gürültüye son vermesidir. Gürültülü bir cinsel ilişki yada sert biçimde kapatılan kapılar, istirahat ve uyku saatlerinde duş, banyo yada sifon çekmek gibi eylemlerde bulunmak ve buna benzer birçok eylemi yaparken komşuların rahatsız olacağını düşünebilecek kapasiteye sahip insanlar olmalıdır.
Bu durumu kişisel özgürlük alanı gibi görmek ise tam anlamıyla fiyaskodur. Örneğin gecenin bir yarısı yüksek sesle müzik dinler ve bu konuda diğer insanlar tarafından ikaz edildiğinde ise, “Bu benim özgürlük hakkım. Kimse benim müzik dinleyebilmemi engelleyemez” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışır. Halbuki özgürlük hakkı, eğer başkasına rahatsızlık verecek duruma geldiyseniz, özgürlüğünüz orada bitmiştir anlamına gelir. Özgürlük kavramını bile doğru kavrayamayan insanlar nedeniyle, dinlenme ve uyku saatleri diğer insanlar için bir çileye dönüşerek olumsuz birçok etkiye sahip olur.
Gürültü ve uykusuzluktan kaynaklanan sıkıntı ve stres, insanlarda farklı farklı hastalıkların oluşmasına, bu hastalıklar da ağırlaşarak daha ölümcül bir hale dönüşebilir. Kimse bir başkasının kendisinin sebep olduğu bir hastalıktan ölmesini istemez.
Eğer yakınızdaki insanlar, sizin gürültü yaptığınızı söylüyorsa, lütfen yukarıdaki makaleyi okuyarak, gürültüye maruz kalan insanlar için empati kurunuz. Şayet bunu yapmazsanız; diğer insanlara büyük zararlar vermiş olacaksınız. Çünkü sizin sebep olduğunuz bu psikolojik baskı nedeniyle insanlar önce sağlıklarını, daha sonra da işlerini kaybedeceklerdir. Bir aileyi, geçim kaynağından koparmanın sorumluğu ise çok ağırdır.
Siz; herkes için değerlisiniz, herkes ise kendi için değerlidir. Lütfen gürültü yaparak komşularınızın zarar görmesine sebep olmayınız. Bu konuda size küçük bir tavsiye; komşularınız ile tanışıp onlarla sosyalleşmeyi deneyin. Birbirini tanıyan komşuların, birbirleri ile empati kurması kolaylaşır. Bunu denemenizi öneririz.
Ayrıca, bir başka makalede bu konuyla ilgili yasal haklarınızı anlatan konuyu paylaşacağız.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!
30 Ağustos
Esra Dermancıoğlu Kimdir?
Televizyon dizileri ve ahlaki çöküş